Yalnız bir çocuk sayılırdım,pek arkadaşım yoktu ve 18 yaşıma gelmeme
rağmen henüz bir sevgilim olmamıştı. Yalnız geçen yıllarım boyunca
öğrendiğim bir şey varsa o da yalnızlığın insanın hayal gücünü
kuvvetlenmeye,çalışmaya zorladığıydı. Sıkıntımı gidermek için pek çok
ilginç fikir üretmiştim. Tabii fikirlerde bir süre sonra yetmemeye
başladı bende hayal gücümü kullanarak fantezilerimi genişlettim. Daha
önce bilmediğim yönlerimi keşfettim…Bunlar arasında en önemlisi kadın
ayaklarına olan ilgimi keşfetmemdir ki zaten bu sayfalarda bu konuyla
ilgili yaşadığım olaylar yer almaktadır. Gittiğimiz otel Alanya-Manavgat
yolu üzerinde bir yerdi. Otelde bizden başka bir tane Türk aile vardı
ve gerisi yabancıydı. Gerçekten muhteşem bir görünümü vardı ve yenilik
kokuyordu. Daha sonradan öğrendim ki otelin ilk sezonuymuş. Odama
yerleştim.(Ailem hiç olmazsa onlardan ayrı bir odada yatmama göz
yummuştu.) Manzarası güzeldi. Camdan denizi ve havuzu gayet rahat
görebiliyordum. Vakit kaybetmeden havuza doğru yollandım. İki gün
geçtiğinde sıkıntıdan patlamak üzereydim,içimden sürekli beni buraya
getirdikleri ve yalnızca sıkılmamı sağladıkları için aileme sövüyordum.
Yalnızdım çünkü utangaç olmam,kızlara ya da diğer insanlara yanaşamamam
yetmiyormuş gibi çevremdekilerin neredeyse tamamı yabancıydı. Biraz
İngilizcem vardı hatta iyi konuşuyor sayılırdım ama konuşacak cesareti
kendimde bulamıyordum. İki günümüde havuz kenarında ve denizin
açıklarında geçirmiştim. Havuz kenarına iniyordum çünkü kendimi bir ayak
cennetinde hissediyordum. Nereye baksam birbirinden güzel kadın
ayaklarıyla karşılaşıyordum,güneş gözlüğümün ardından her ayağı
inceliyor hepsiyle teker teker fanteziler kuruyordum. Yabancıların bu
tür konularda daha esnek olduğunu düşündüğümden biraz umutlanıyordum.
Belki durumumu farkeden bir Polonyalı yada Avusturyalı o güzel iki ayağı
bana ikram edebilir diye düşünüyordum ama bu umutlarım düşündükçe
sönüyor fanteziden öteye gidemiyordu. Denizde açılmayı çok
severim,açıklardayken kendimi kıyıda yüzen insanlardan üstün görürüm.
Ayrıca kıyıdaki kafalar birer benek olunca da yalnızlıktan korkar ne
kadar kuvvetim varsa kullanarak kıyıya doğru bir depar atarım. İşte
oteldeki ilk iki günümde havuzdan ayrıldığım zamanlarda yaptığım tek şey
de buydu. Açıl…. sonra geri gel…. tekrar,tekrar….
İkinci günün akşamı aileme minnet borçluydum. Akşam yemeğini ayrı
yiyordum ve yalnızlığıma küfürler yağdırıyordum. Bir ara masamdan
kalktım ve bira almak amacıyla fıçıların oraya giderken bizimkilerin
yanına uğramaya karar verdim. Onlar yemeklerini kapalı kısımda
yiyorlardı,içeri girdim ve ŞOK!!!! Bizimkilerin yanında fazladan dört
kişi daha vardı. İki masayı birleştirmiş, çevresine dizilmiş ve koyu bir
muhabbete dalmışlardı. Baba olduğunu tahmin ettiğim kişi 50li yaşlarda
görünüyordu ve karısının da ondan farkı yoktu. Babamın karşısında genç
görünümlü iki kız oturmaktaydı,bir an umutlansam da benden büyük
olduklarını anlayınca hevesim kursağımda kaldı. Bir kez daha
yıkıldım,yalnızlığıma söverken iki tane muhteşem kızla tanışma fırsatı
doğuyordu ama kendilerinden küçüklerle uğraşmayacakları kesindi. Masaya
yaklaştım,gözler bana döndü, utancımdan yerin dibine girecektim. Keşke
şu anda denizin dibinde yalnız olsam diye geçirdim içimden. Masadakilere
merhaba dedim. Hepsiyle tokalaştım,umudum söndüğü için masadan
uzaklaşmaya niyetliydim ama babam bakışlarıyla oturmamı emretti,emir
demiri kesiyordu. Oturdum.Yaşlı amcanın adı Kaandı.Kaan amca, eşi Serap
Hanım,kızları Banu ve Özlem beni süzdüler. (Dış görünüşüm çok hoştur ve
kibar bir insanımdır.) İlk izlenimler iyi olmalıydı ki yüzler
gülümsemeye başladı, arkasından da soru yağmuru…. İki saate yakın bir
süredir masadaydık.Bu yeni aileyle pek samimi olmuştuk.Ankarada
yaşadıklarını öğrenince bizimkiler iyice keyiflendi çünkü bizde
Ankaradaydık.Sohbet boyunca birçok kere söze karıştım,onlarla güldüm ve
yalnızlığımı unuttum. Banu 26 yaşında çok güzel bir kızdı.Ankara
Üniversitesini bitirmiş, iş arıyordu. Uzun,dalgalı,kumral saçları ve
şahane fiziğiyle beni nefessiz bırakıyordu.Özleminde ondan aşağı kalır
yanı yoktu.Ablasından sadece iki yaş küçüktü ama fiziği onunla
yarışıyordu,kızıl saçları mavi lensleriyle kimbilir ne canlar
yakıyordu.Bilkent Üniversitesi mezunuydu ve staj yapıyordu. İkisinede
aşık olmuştum.Ama maalesef onlara abla diye hitap etmek zorunda
hissediyordum kendimi.
Yemeğimi kendi masamda bırakıp gelmiştim ve haliyle hala
açtım.Masadakilere durumu izah ettim ve açık büfeye doğru yollandım.Banu
Ablada benimle kalktı ve tatlı masasına yöneldi.Beni pek sevmişe
benziyordu.İkide birde takılıyor,şakalar yapıyordu. Yemekleri alınca
ondan tarafa yöneldim.Gülümsedi,tatlılar hakkında yorumlar yaptık,bolca
güldük.Masaya dönmeye hazırlanıyordu ki Banu Ablanın tabağındaki yaş
pastalardan biri yere düştü.Bir kısmı ayağının üzerine dökülmüştü. O ana
kadar nasıl dikkat etmediğime şaşırıyordum.İnanılmaz güzel ayakları
vardı.Hayatımda gördüğüm en güzel ayaklara sahipti,çok seksi bir çift
siyah terlik güzelliklerini pekiştiriyordu. O ayakların üzerindeki
pastayı yalaya yalaya yemek ne güzel olur diye düşündüm.Biraz fazla
düşünmüş,dalmış olmalıyım ki Banu Abla beni dürtmek zorunda kaldı.Hemen
başımı kaldırdım. “Yiğitçim şu tabakları tutar mısın?” diye sordu.İsteği
yerine getirim.Masadan bir peçete aldı ve özenle ayağını temizledi.Bana
işi biraz uzatıyormuş gibi geldi.Acaba az önceki dalgın anımda
düşündüğüm şeyleri anlamış mıydı?Yok canım nereden anlayacaktı…..
Güzelce temizledikten sonra ayağa kalktı,peçeteyi masanın kenarına koydu
ve elimden tabakları aldı. “Teşekkür ederim,zahmet oldu sana.”
dedi.Bende önemli olmadığı yolunda birşeyler geveledim.Hem heyecandan
hem de çekingenliğimi hala üzerimden atamamış olmamdan dolayı sesim
çıkmıyordu. Arkasına döndü ve masaya yollandı.Bende kendime tatlı almaya
başladım,peçete gözüme takıldı.Heyecandan benimki
kalkmıştı.Etraftakilere çaktırmadan peçeteyi elime aldım,ağzımı
siliyormuş gibi yaparak üzerindeki pasta parçacıklarını yaladım.O
parçacıkların az önce Banu Ablanın ayağından,parmaklarından geldiğini
düşününce zevkten boğulacak gibi oldum.Hayatımda ilk kez bir kadın
ayağının tadına,dolaylı yoldan da olsa bakmış oluyordum….
Masaya döndüğümde kendimi toparlamıştım.Bütün bu olanların yalnızca üç
yada dört dakika sürdüğüne inanamıyordum,bana saatler gibi gelmişti.Banu
Abla ve Özlem Ablayla muhabbete daldım,benimkilerde yeni tanıştıkları
arkadaşlarıyla muhabbet ediyorlardı. Oteldeki milli bütünlük
sağlanmıştı.İki Türk aile idik ve arkadaş olmuştuk,artık yalnız
değildim.Banu ve Özlem Ablalarım beni sevmişlerdi.Tabiki kardeş olarak
ama olsun genede yalnızlıktan kurtulmamı sağlamışlardı.Keyfim
yerindeydi….. Saatler ilerleyince büyükler esnemeye başladılar,çok
geçmeden Kaan amca ve Serap teyze izin istediler,bizimklerde onları
bekliyormuş Beraber kalktılar,odalarına yollandılar. Üçümüz
kalmıştık.Saat gece biri geçiyordu. Yemekler yenmiş,masalar
boşaltılmış,havuz kenarındaki masalar tekrar düzenlenmişti.Gecenin bu en
keyifli dakikalarını seven turistlerin bir kısmı hala oturuyorlardı.Bir
süre daha muhabbet ettik.Mutluydum ama hala kendime kızıyordum. Gene
çekingenliğim tutmuştu,bir laf etmek için beş dakika uğraşıyordum.O
sırada Özlemden sahile yürümek gibi bir teklif geldi. (artık abla diye
yazmayacağım çünkü zor oluyor) Yavaş yavaş sahile doğru inmeye
başladık.Karanlık çok güzeldi.Ağustos böcekleri ötüyor, uzaklardan
kurbağa sesleri geliyordu.Ay denize yansıyor,dan seden yakamozlar
oluşturuyordu. Karanlıkla nice yalnız geceler paylaşmıştım ama ilk defa
gözüme bu kadar güzel göründü. “Pşşt” sesiyle irkildim.Gecenin
güzelliğine kendimi kaptırmış olmalıyım ki hızlanmış ve onları biraz
gerimde bırakmışım. Kızardım ve bunu gizleyen karanlığa teşekkür
ettim.Gülümseyerek onlara yaklaştım. Durumu açıkladım.Ve geceden
konuşmaya başladık.Sahilde yaklaşık yarım saat bir aşağı bir yukarı
yürüdük ve kendimizi şezlonglara attık.Gerçekten çok iyi
insanlardı.Çekingenliğimi fark etmişler,fazla üstüme gelmeden ondan
kurtulmamı sağlamışlardı.Üçümüzde şezlonglarımıza uzandık ve sessizliği
dinlemeye koyulduk. Tekrar konuşmaya başladığımızda konu yemeklere
geldi.Hepimiz otelin yemeklerini beğenmiştik. (Hele ben o yaş pastaya
bayılmıştım) Laf açık büfedeki olaya geldi, Banu olayı Özleme
anlattı.Anlatırken muzip muzip gülümsedi,göz kırptı. Yattığım şezlong
rahat değildi ama ben neredeyse onun üzerinde uyuyacaktım.”Odalara
dağılalım mı?” diye sordum ve “Daha erken” cevabını aldım.Çok uykum
vardı saat bayağı ilerlemişti.”Benim çok uykum geldi,o zaman ben
gideyim” desemde fayda etmedi. Oyun bozanlıkla suçlandım. “Hiç olmazsa
burada yat,biz giderken seni kaldırırız” dedi Özlem.”Tamam ben yatıyorum
o zaman” dedim ve kalktım.
Deniz kenarına indim ve oraya uzandım.Sular arasında yatmak çok
güzeldi.Ritmik aralılarla dalga geliyor göğsüme kadar çıkıyor ve
çekiliyordu.Koyun sayarmış gibi dalgaları sayarken uyumuşum. Aradan ne
kadar geçti bilmiyorum ama birileri bana sesleniyordu.Zorlukla gözlerimi
açtım,Banu ve Özlem tepemde dikilmiş beni uyandırmak için
sesleniyorlardı.Uykunun öyle güzel yerinde uyanmıştım ki gözlerimi
açamıyordum.Banu “Hadi Yiğiiit” diyerek ayağıyla omzuma bastırdı,birden
bütün sinirlerim bir hoş oldu.O muhteşem ayaklar omzuma
bastırıyordu.Rüya gördüğüme emindim. Özlemde “Hadi Yiğiit gidiyoruz
kaaaalllkk” diye katılınca rüyada olmadığımı anladım. Dalgalar hala
ritmik bir şekilde gidip geliyordu.Uykumun açılması için sulara doğru
yuvarlanmaya başladım. Gelen ilk dalga uykumu aldı,ikincisi iyice
açılmamı sağladı ve üçüncüsü boğazıma kaçtığı için öksürmeme neden
oldu.Artık uyanmıştım.Ben dalgalarla uğraşırken onlarda arkamdan suya
girmişlerdi.Su bileklerinin biraz üstüne geliyordu.Kalkmaya
hazırlandım,dört ayak üstüne kalktığım sırada Özlem ayağıyla beni sulara
doğru ittirdi. “Uyanmadın oğlum biraz daha kal suda” dedi,gülüşüp
duruyorlardı. Tekrar öksürmeye başladım,sırt üstü devrilmiştim suya o
sırada üzerimden bir dalga geçti,gözlerim haşlandı tuzlu sudan.Tekrar
kalkmaya çalıştım ama Özlem tekrar ittirdi ayağıyla ve bu sefer ben
devrilince üzerime çıktı.Gülüp duruyordu.Dalgalar yüzünden
mahvolmuştum,Özlem üzerimde olduğu için kalkamıyordum,üzerimde onun
ağırlığı varken öksürmek çok zordu ve beni harap düşürmüştü.Artık her
dalga ağzıma burnuma giriyordu.Tekrar öksürmeye başladım,Özlemde fazla
ileri gitmeden üzerimden indi.Her ikiside gülmekten ölüyorlardı.
Gülerken bir yandan da “Uykucular işte böyle uyandırılır” diye laf
atıyorlardı bana.Güç bela ayağa kalktım,kıyıya çıktım ve kumlara
uzandım.
Gece çok soğuk geldi birden.Üşüdüm..son bir kez öksürdüm.Onlarda yanıma
uzandılar.Eşek şakalarını nasıl bulduğumu sordular.Ne cevap vereceğimi
bilemiyordum.Özlemin çıplak ayaklarıyla beni ezmesinin beni heyecandan
geberttiğini mi yoksa tuzlu dalgalar arasında boğulmak üzere olduğumu mu
söylemeliydim.İkinci şıkkı seçtim ve biraz sert bir sesle “Beni
neredeyse öldürüyordunuz” dedim.Gelen cevap beni tekrar şoka sürükledi.
“Ne yani benim üstüne çıkmamdan hoşlanmadın mı?” diye sordu Özlem. Ne
diyeceğimi düşünürken fazla vakit geçirmiş olmalıyım ki devam etti.
“Banu yemek alırken olanları bana daha ayrıntılı anllattı.Banunun
ayaklarındaki pastaya bakarken ağzının suyu akmış.” dedi.Gülüyordu.
“Hatta o sularıda Banunun kullandığı peçeteyle silmişsin. dedi. Tam
anlamıyla bozuldum.Demek ben o peçeteyi yalarken beni görmüş ve durumu
kavramıştı. Gülümsüyorlardı. “Bu söylediklerin seni haklı çıkarmaz” diye
itiraz ettim. “Sadece bu kadar değil” diye Banu devam etti bu sefer. “O
andan sonra hep seni kolladım, kaçamak bakışlar atıyordun
ayaklarıma,hatta sadece benimkilere değil,Özleminkilere de. Hem madem
etkilemiyor seni ayaklar,neden şu anda kazık gibi kalkmış seninki ?”
Bütün savunmalarım çürütülmüştü.İtiraz etmeyi kesmek zorunda kaldım.Göz
göre göre yalan söylersem daha kötü olurdu. Şimdi alay etmelerini
bekliyordum.Onlar anlamazlardı ayak sevmekten.Kesinlikle dalga geçilecek
birşey olarak göreceklerdi. Cevap vermedim,bu söylenenleri kabul
ettiğim anlamına geliyordu. Utancımdan ağlamak üzereydim. “Utanacak ne
var?” diye sordu Banu. “Sen nasıl ayak seversen bazı kadınlarda ayak
sevdirmeyi severler.Utanılacak birşey yok.” Özlem ” Zaten biz bu ufak
şakayı seni konuşturmak için yaptık.Başarılı da olduk sanırım”
dedi.Güldü… “Hadi gidelim” dediler aynı anda. Ben hala konuşamıyordum
utançtan. Kalktım,duşa doğru gittim,üzerimdeki kumları
temizledim,şezlongların ordan t-shirtümü aldım ve otel yoluna
yöneldim.Beni bekliyorlardı. Başımı eğdim,inanılmaz derecede
utanıyordum..Özlem “Hadi be Yiğiiit!! Amma utangaçsın yaaa.İyi ki o olay
oldu yemek alırken,bahaneyle ayak sevdiğimde ortaya çıktı diye
sevineceğine ağlıyorsun neredeyse.” diye çıkıştı. “Sana ceza,yarın sana
yapacağımız mini sınavı geçemezsen bu güzel ayaklarımızdan mahrum
olursun.Hatta tüm garsonlara komilere falan anlatırız” dedi.”Yarını
sabırsızlıkla bekle,çok güzel olacak” dedi. Banu “Hem sınavı geçmeni çok
istiyoruz,bu bizim ilk ayak sevdirme deneyimimiz olacak.Daha önce
internette rastlamıştık bu olaya ama ta ki sen bize bu fırsatı yaratana
kadar önemsememiştik.Sen uyurken Özleme olayı anllattım,seninle denemeye
karar verdik ama sen bozuluyorsun bu duruma.O nedenle Özlemin seçeceği
cezayı yerine getirmen gerekecek önce.” dedi. Çok kesin
konuşmuşlardı,istediklerini yapmaya mecburdum artık,oteldeki her
garsonun,kominin bana bakıp bakıp gülmesine dayanamazdım.Ne isterlerse
yapmak zorundaydım. Aslında hayallerim gerçek olmuştu.Bir tane ayak diye
yalvarırken dört tane ayağı birden sevebilecektim.Sevinmem gerekiyordu
ama kahrolası utangaçlığım engelliyordu beni.
Bu arada otele vardık,binaya girdik.Kızların keyfi
yerindeydi,istediklerini yapacak birisini bulmuşlardı,belki ilk kez
deneyeceklerdi ama olsun genede artık onların ayak kölesiydim. Asansöre
yöneldik.Benim odam 4. kattaydı,kızlar 3. katta kalıyorlardı. Asansöre
binerken Özlem “Bir deneme yapalım bakalım” diye mırıldandı. Banu
gülümsedi,ben heyecanlandım.Gene kıpkırmızı oldum ama bu sefer
heyecandan.Asansör 6 kişilikti.Daha ikinci kata gelmeden Özlem STOP
düğmesine bastı. “Hadi bakalım. Birer iyi geceler öpücüğü ver.”
dedi.Ayağını öne doğru uzattı.Tereddüt ettim, zorladı. Ayakları muhteşem
görünüyordu.Banunun ayakları gördüğüm en güzel ayaklardı ama bunlar
daha bile güzeldi. Kaçamak bakışlarla göremediğim pek çok ince
ayrıntıyı,kıvrımı iki karış mesafeden görebiliyorum.Dört ayak üstünden o
güzelim ayakları izliyordum,Özlem “Hadiiii çok heyecanlıyım” diye
mırıldandı.Banu o muhteşem ayaklarıyla enseme bastırdı.Mecbur
yumulacaktım. Benim ufaklık dimdik olmuştu. hemen Özlemin terliğini
çıkardım,başparmağına bir öpücük kondurdum. Başımı kaldırmaya
niyetlendim ama Banu enseme daha çok bastı,kalkmama izin vermiyordu.
“Daha güzel öp!Parmaklarımı em,ayak altımı yala” diye mırıldandı Özlem.
Heyecandan boşalmak üzereydi heralde.İlk kez olduğunu söylüyorlardı ama
usta gibi hareket ediyordu.Heralde internette öğrenmişti bunları.
Ensemdeki baskı arttı.Bende Özlemin sol ayağını elime aldım,teker teker
parmaklarını yalamaya başladım.Zevkten ölüyordum.Hayallerim gerçek
olmuştu.Birer lolipop gibi yaladım,onlarca kez emdim her
parmağını.Parmak aralarını yaladım,kokladım o muhteşem kokuyu içime
çektim.Sırt üstü kıvrıldım ufacık kabinde.Özlem ayağını yüzüme
koydu.Tabanlarını yaladım,kalbim duracaktı,boşalmak üzereydim.O mis gibi
kokan dehşet verici güzellikteki bakımlı,yumuşacık ayakları yaladım
yuttum.Banu üzerime çıktı birden.Nefesim kesildi.Terliklerini kabinin
köşesine fırlattı ve bir ayağını ağzıma soktu,ağzım yırtılmak
üzereydi,parmaklarını boğazımda hissediyordum.Daha fazla dayanamadım ve
boşaldım.Hayatımda ilk defa bu kadar çok boşalıyordum.Boşaldığımı gören
Banu üzerimden indi.Terliklerini giydi,Özlemde aynı işi yaptı.Ben
kalkarken tekrar enseme bastırdı.” Özleme teşekkür etmeyecek misin? Sana
hayatının en güzel anlarını yaşattı.Şimdi eğil ve teşekkür
et,ayaklarına kapan ve defalarca öp,ta ki Özlem tamam diyene kadar.”
dedi. Eğildim ve teşekkür etmeye başladım.Bir iki dakika sonra Özlem
kalkmamı söyledi,asansörü tekrar hareket ettirdik,herşey on dakikada
olmuştu ve gecenin bu saatinde kimse olmadığı için asansörde bu zevki
yaşayabilmiştik.Alan memnundu veren memnundu.Asansörden indik.
Gülümsediler,teşekkür ettiler.Onlara “İyi geceler” derken ertesi gün
birşey yapmayacaklarını tahmin ediyordum ama yanılmışım.Üçüncü katta
asansörden inmiştik,odalarına girene kadar arkalarından
baktım,ailelerinden ayrı kalıyorlardı.Bende bir koşu odama
çıktım.Banyoya daldım ve sevinçten ağladım.Hayallerim gerçek
olmuştu.İmkansız gerçek olmuştu ve bende çok mutluydum. Yaşadıklarımı
saniye saniye gözümün önüne getirerek iki kere daha masturbasyon yaptım
ve güneşin ışıkları kendilerini belli etmeye başlarken yatağıma girip
uykuya daldım.
Ertesi gün öğlen üç civarında uyandım.Akşam yaşadıklarım bana rüya gibi
geliyordu. Yaşadıkarımın gerçek olduğunu ispatlayan tek şey çenemdeki
ağrı ve dilimdeki mayhoş tattı. Duş aldım ve balkona çıktım,babamla
annem plaja inmişlerdi,bir süre onları izledim.Başımı havuza doğru
çevirince kızları gördüm.Onları izlemeye başladım.Gerçekten çok
güzellerdi.Onların ayaklarına sahip olabildiğim için çok mutluydum.
Özlem bir ara başını kaldırdı ve beni gördü,el salladı,inmemi işaret
etti. Başımla tamam işareti yaptım ve mayomu giyip aşağı
yollandım.Yanlarına giderken utangaçlığımın tekrar ortaya çıkmaya
çalıştığını farkettim,öz benliğimle savaştım ve kazandım, gülümseyerek
yanaştım.Havadan sudan konuştuk,dün geceki konuyu hiç açmıyorlardı.Biraz
havuza girdik, yüzerken acıktığımı hissettim. Ne de olsa sabah
kahvaltıya inememiştim ve saat 4e yaklaştığı halde hala açtım. “Ben
birşeyler atıştıracağım” dedim. Havuzdan çıktım,kurulandım.Banu arkamdan
“Yiğit biraz bekler misin?” diye seslendi.Arkamı döndüm,o enfes vücudun
sular damlatarak havuzdan çıkışını ve bana yaklaşmasını izledim. “Özlem
senin cezanı vermek istiyor.” dedi. Bir an anlayamadım ama sonra gece
yaşanan diyalog aklıma geldi.Demek gerçekten beni köle yapmaya
niyetliydiler.Eh açıkçası bende razıydım ama önce verilen cezayı yapmam
gerekiyordu. “Çok açım,gelince cezamı çekerim” dedim. “Olmaz,Özlem şimdi
istiyor.Git onunla konuş” dedi.Tekrar havuzun kenarna yaklaştım.Özlem
kenara doğru yüzdü. “Suya atla hadi” dedi. “Yemek yiyeyim gelirim,inan
ki çok açım.”dedim. “Suya gir yoksa on beş dakika içinde otelin bütün
personeli senin hakkında konuşmaya başlar.” deyince mecburen suya
atlamak zorunda kaldım. İyice yaklaştı bana,kulağıma eğildi. “Şimdi
üçümüz kıyıya ineceğiz ve deniz bisikleti kiralayacağız,iyice açılınca
sen suya ineceksin.Kıyıdakiler senin yüzdüğünü sanacaklar ama
yanılacaklar.Banu bisikleti sürerken ben ayağımın birisini suya
sallandıracağım ve sende alabildiğin kadarını ağzına alacaksın.Kıyıya
paralel olarak hareket edeceğiz,yandaki otelin hizasına gidip gelene
kadar bu devam edecek.Yani sen ağzında benim ayağım olduğu halde deniz
bisikletiyle beraber yüzeceksin.Eğer başaramazsan dün gece yaşanan her
şeyi tüm otel personeli duyar ve rezil olursun,aynı zamanda bizlerin bu
muhteşem ayaklarımızdan mahrum kalırsın. Eğer başarırsan hem cezanı
çekmiş olursun hem de bu güzel ayakları hak ettiğini ispatlarsın. Nasıl
ama???” diye açıklamada bulundu.Ağzım açık dinlemiştim. Düştüğüm
durumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum,o ayakları istiyordum ve otele
rezil olmak istemiyorsam bu söylenenleri başarmalıydım. “Tamam” dedim.
Kendimi hem mutlu hem de hüzünlü hissediyordum. Banunun durumu önceden
bildiği belliydi.Belli ki ben yanlarında yokkken düşünmüşler bana bu
cezayı uygun görmüşlerdi. Kıyıya doğru ilerledik.Açlıktan midem
kazınıyordu ama unutmaya çalıştım. Bisikleti kiraladık ve denize
açıldık.Kıyıdan uzaklaşınca Özlem inmemi söyledi,suya atladım,Özlem
ayaklarını suya sallandırdı.Kendimi çok garip hissediyordum.Hayal bile
edemiyeceğim tecrübeler yaşıyordum. “Hazır mısın?” diye sordu
Banu.Başımla onayladım.Özlem ayağını uzattı,ağzıma aldım.Rahat
yüzebilmem için biraz daha uzattı bacağını.Banu “Gidiyoruuuzzz” diye
bağırdı,kahkaha attı ve pedallara asıldı. Önceleri yavaş sürsede
sonradan hızlandı.Ağzımda Özlemin ayağı olduğu için çok
zorlanıyordum.Ağzımdan nefes alamadığım için yeterli oksijen alamıyordum
ve haliyle hızlanamıyordum.Ayak ağzımdan kayar gibi oldu ama can
havliyle yapıştım parmaklarına,yavaş yavaş ağzıma aldım tekrar.Çok
zevkli bir duyguydu ama aynı zamanda çok zordu. Başaramazsam başıma
neler geleceğini bildiğimden dahada zorlaşıyordu